9 Ekim 2015 Cuma

Manik Sancı

Konferansta birkaç adım daha atsa kıyamet kopacaktı.Her surat,her süliet tek tek ona 'Otur ve konuşmayı dinle'emrini gösteriyordu.Anlatılanların bir yararı olsa dinlerdi.Hoş,belkide bir ön-yargı ilgisini çekmiyordu.Konuya başladığı anda uykuya dair tüm hücreleri harekete geçiyor ve gözkapakları rüzgara direniyordu.O an bambaşka bir yerde ayrı bir keyif sürmeyi dilerdi.Fakat etrafına baktığında durum hiç iç açıcı değildi.Uzaklaşan suratların her birinde farklı bir hikaye yattığını bilse de oraya yaklaşmakta zorlanıyordu.Bir ses 'İşyerinde hiç arkadaşı olmayanları da biliyorum' diye seslendiğinde,kendisine değil de ortaya atıldığını geç anladı.Çünkü cümle öylesine onundu ki kollarını açıp sarmak istedi.İlerleyen zaman başka dallara açılsa da o cümle zihnini oldukça meşgul etti.Var mı sahi benim gibisi diye etrafını seyretmeye başladı.Vardır,elbet vardır.Ama nerede?Onu bulmalı..Yoluna çıksında kalbinin ikizi olduğunu keşfetsin.Ama yok,illaki kadını tek bırakıp zihnini delicesine ezecek.Ezsin ki paçalarından cümleler fışkırsın ve anlam kendini ona çeksin.
Süre bitince koşar adımlarla oradan kendini attı.Boğazında beliren tokluk hissi,acımsı tat ve öksürmeye meyilli çatlamış sesi aniden bedeninden çıktı.Tümü bir oyundu.Sanrıları atak halindeydi.Kapıyı açtığında o kulbun çıkardığı sesle birlikte içinden bir zırh çıktı.Burnu dik ve adımları çok hızlıydı.Bu değişimlerin hızına ayak uyduramıyordu.Kadın iki bedene aitti.Her uykunun ardından,yine kilo aldım isyanı çekse de gözleri buna engel olup kabuslara dalıyor.
Tatlı uykulara..

Capella..

26 Eylül 2015 Cumartesi

Akrep

Çelimsiz ve çirkin bedeni sinirlerini daha da arttırıyordu.Tüylerinin ardından sarınıp yüzünü göstermek istemiyordu.Gerçi onu görenler kaçıp gitmekte veya soluğu koca bir terliği suratına fırlatmakta buluyordu.Bu işe bir son vermeliydi,artık daha fazla katlanamıyordu.Zaman kavramı kendisi için ifadesizdi.Suratı,bedeni ve saklamakta olduğu zehri zamana aykırıydı.Ne kadar süredir gizliydi veya kaç saattir o yorganın üstünde yatıyordu bilmiyordu.Tek bildiği şey sinirini birilerinden çıkarması gerektiğiydi.Gelen geçen kimse yoktu.

Hızlı bir şekilde yataktan indi ve etrafı dolaşmaya başladı.Bahçeye çıktı ve arkadaşlarının yanına gitti.Arkadaşları ise kendi uğraşlarıyla meşgulken yine kabuğuna çekilip odaya saptı.Mutfakta biraz dolandı ve suyun şırıltısını duydu.Birileri eve gelmiş olacaktı.Ardından kapı sesi işitti ve hareketsiz bir şekilde kaldı.Dünyada bu kadar mutlu insanlar da var mıydı?Öyle bir gülüştü ki,sesi kulaklarında çın etti ve o sese iyice uyuz oldu.Resmen kahkakaları dört yanı sarmıştı.Siniri arttı,iğnesini çıkarmak istedi.Sonunda teslim olacağı o bedeni bulmuştu.Salona doğru adımlarını ilerleten bedeni takip etmeye başladı.Onu kimsenin görmemesi gerekti,saklanacak bir yer aradı.Bakındı sağa sola ve buldu.Nihayet sol köşeye kendini usulca yanaştırdı.Üç kişilerdi ama gözü o kahkaha edeni tutmuştu.Sürekli onu inceliyordu.Konuşurken elini kolunu havaya kaldırıyordu ve kocaman ayakları vardı.Korkmakta haklıydı,kendini gösterse sağ olma olasılığı bile olmazdı.Giydiği terliğe bakılırsa bebek mezarı denilebilirdi.Bir telefon sesi işitti.Zıııııırrrrr zııııııırrrrrrr!!!Birkaç kez çaldı.Telefonu duyan beden ayağa kalktı ve masaya doğru koşmaya başladı.Telefonu açtı ve biriyle konuştu.Sevgilisi olmalı,hesap soruyordu nerede olduğuna dair.Tam kavga edeceklerini düşünürken olay tatlıya bağlandı ve genç beden yine gülümsemeye başladı.Bu sefer de onu ne kadar çok sevdiğinden söz edip,hayallerini anlatıyordu.Bizim çirkin iyice sinirlendi ve planını iki saniyede kafasında kurup atağa geçti.



Telefon kapandı.Genç beden telefonu masaya koydu ve yamuk duran masayı düzeltmeye çalıştı.O sırada gözlerinin karardığını hissetti.Sol avcunda müthiş bir acı vardı.Gözleri yeri seyrederken kaçan bir akrebi gördü.Bizim çirkin mutluluktan kaçmayı unutmuş genç bedenin gözlerine bakıyordu.Boş bulunan akrebin kafasına bebek mezarı terlikleri  inmiş,onun ölümüne sebep olmuştu.
Zaman kavranamadığında sonuçlar oldukça acı..

Capella

1 Eylül 2015 Salı

İki Mum

Bir eylül akşamı için fazla yağmurlu kaldı gözleri.Kalanların yoksunluklarına,gidenlerin var ettiklerine ihanet etti.Kontrolü elde tutmak oldukça zorken boğazında düğüm olan hıçkırıkları hangi mutluluk yok edebilir ki!Mutluluk neydi sahi?Sahip olmak için hak etmek mi gerekir?Ya sen hak ettiğin o yolda sevdiğin öne geçsin diye ayağını taşa çarptıysan?Sinsiydi bu bizim eylül,belli etmez hüküm giydiği kelimeleri.Tutar ve patlatır aynaya küskünlüğünü.Patlatır rimellerini sol köşesinden ve göğsü nefesini kesmeye başlar.Oysa sigarayı da çok çekmemişti içine.Bir yalandı,sevmezdi sigarayı.Sevdiği şey dudaklarına nükseden isminin nefesine dalışı.

'Bazı kelimeler vardır Eylül',dedi adam.Söylenmesi mümkün olmayan ve hiçbir zaman o kişiye ulaşamayan.Bir daha asla göremeyeceğin insanlar vardır.Bir daha hiç geçemeyeceğin sokaklar.Bir daha asla tadamayacağın beyazlığın o masum hali ve bir daha hissetmesi olasılıksız çıplak ayaklar.Mavi mürekkep vardır ellerine bulaşan ve döne döne kanını zehirleyen.Akıttığı kandan kendine bir eser sunan ve sımsıkı tuttuğunu zannettiği boş kollar..Kolları birbirinden ayırmak oldukça zordur kişi aynı olunca.Hangi sen?Hangisi katilim?Söyle bana Eylül hangisi gözlerinin kaldırımlara dalışı?

Eylülün ayazı da fazla savurur saçlarını ve bir anda yine maviye çalar gözleri.Yaş dolar,yaşla doldurmaya başlar.Oysa gözlerine muhtaç kılınan tüm bedenleri sevgiye boğmuştu.İşi bu,iyiliği aşkla boğmak.Sevgide boğulmak var mı?Var ya da yok her ne boksa.Eylülün boka bulaştığı 10 parmağı var.

İnce sızılarının incelikleri çizik oluşturunca daha fazla savurgan oluyormuş insan.!Derdinden başka tasası olmayan,çantasını yerden kaldırıp dert görünce trenlere aktaran ve yol boyunca müziğini açıp orta parmağını kaldıran hileli bir mürekkep.Bu durum şuna benzeyebilir;bardağın şekli kırılınca aynı kalmaz güzelim.İlk güzelliğini görmek istersin ama kırıkları batıp durur gözüne,sende vazgeçersin onu eskisi gibi sevmekten.Eskisi gibi..Sonra bir bakmışsın Kız Kulesinden sana nanik yapan biri var.Al sana savurganlığın dibi.Sen sevmek için direnirken o sana nanik der.Bu ne cüret diye avazın çıktığı kadar bağırırsın.Fakat zihin bir yanıltmadır sen görmek istemedikçe yanılırsın.Ve tıpkı o çok sevdiğin kişiyi sevmekten vazgeçmeden kötü yanlarını görememek gibi.Sen sevmeyince nanikleri görmek öyle kolay ki..Peki ya sevsen?O zaman göremezsin avazı çıkan ve küfreden o insanı.
                            Her şey koşulsuzca sevip,sevip,sevip sevişmekten geçiyor.

Ufak bir pastayı göze sokmak gerekmez.Onu sadece avuç-(içine)koysan da anlam katar,mumu söndürür gökyüzü.Ardından saymaya başlar düğümleri ve teker teker açar yağmur boğulmakta olan boğazı.Pastanı kesip mumu söndürürsün.Bu sefer de dilek tutmayı unutmuşsundur.Başka bir mum vermezler.
                                              Al bu da sana hayatın nanik yapma şekli
                                                               gününkutluolsun
Capella..

17 Temmuz 2015 Cuma

Değerim Sende

                           ''İnsan kendi değerini kendi mi biçer yoksa karşıdaki mi ? ''

Her zaman hatayı kendimizde ararız oysa hata ya ondaysa?Her zaman hatayı başkalarına yükleriz oysa hata ya sendeyse?Hiç düşündün mü değerini kimlerin biçtiğini?Sen mi verdin yoksa onlar mı aldı?İfade edebilmek güzel özgürlük.Kendini anlatabildiğin kadar karşındakinin aklında varsın.Kelimelerin değerini bu şekilde öğreniyoruz,anlaşılmadıkça yeni bir kelimeyi dahil ediyoruz.Ediyoruz da nafile..Her anlattığın akıl içine girmiyor zaten.Bazen ne kadar anlatırsan anlat,kulaklar duymadıktan sonra zorunlu çabalayış.Oysa sen debelenip durursun,çığlıklarını savurursun.Çıkar yolun yok dostum,yalnızlığa mahkumsun.Senin yerinde olsaydım eğer,çekip giderdim.Tüm kelimelerin sahiden yaşandığı bir evrene hapsederdim kendimi.Malesef verdiğimiz kadarını almadığımız bir gerçek.Hissettiğimiz kadarı bile karşındakine iletilmiyor.Daima seni görünüşünle numaralandırıyorlar.Ve o önyargıları hiçbir zaman beyinlerinden silinmiyor.Hani insan kendi değerini kendi yaratırdı?

Ne kadar öz-saygın varsa,o kadar dışındasın hayatın.Ne kadar direniyorsan bir şeylere ve hayır diyebiliyorsan o kadar yok oluyorsun.En iyisi bize dayattıkları bu düzene ayak uydurup doğru rolü kesmek.(!)Sahiden bunu yapamıyorum.!Yapmakta zorluk çekiyorum.İnan denedim,ayaklarım uyum sağlasın ve birlikte hareket edelim.Fakat ben üç giderken onlar beşi gördü.Ben geri attığımda adımları,onlar hep ilerledi.Olmadı,yapamadım.Sustuğumu sanıyorlar,susmuyorum.Karşı çıkıyorum.!Doğru rolü kesmeye çalışırken bile ayak bileklerimde bir kaçış.Hep bir debelenme ve tırnaklarını karşı tarafa iletme.Belki de en iyisi kendini bu sisteme dahil etmeyip yok saymak.Hayallerin arasında gerçeğini yakalamak.

Capella

16 Temmuz 2015 Perşembe

Temmuz

Bilmezler ki ne ayrılık geçti saç diplerimden?
Kaç tane kopardığım acı var o küçük düşlerimden!
Belki biraz gözyaşı,biraz hasret..
Tükenen var;birde onu insafsızca tüketen.
Karın ağrımın sebebi aşk.
Gülüşleri bir nisanı andıran papatya kokulu sen..
Şimdi kim sevecek ayrılığın iç yakan tozlarını?
Onları özlemek isteyecek mi kalp?
Koparacak mı bir bir yapraklarını hüzün telleri?
Ve efkar senin adın olacak mı?
Sevmeseydik acıtmazdı diye düşünürdük.
Sevmesek gerçek olmazdı ki bu iç yakış

Ve sen gerçeğe yakışan en güzel sestin
Seni sesim yaptım çığlıklarımı kaybettim
Şimdi sesin de yok
O yüzden bu kadar dilsiz halim..

-Aşıksındır.İnkar edemezsin,saklayamazsın,engelleyemezsin ve kaçamazsın.
Her şeyi anlatmaya gerek yok.Bazı duygular kendini apaçık belli eder.

Capella

10 Temmuz 2015 Cuma

Azad Et

'Her notada farklı bir hikaye.Hangisinde duraksama mı istersin?'

Akıp giden zamana engel olmaya çalışan Juan kadını içten sevdi.Ellerini göğüs kafesine aşk olarak adadı.Her gece dua etti,mutluluğunu diledi.Şu hastalıktan kurtulsun diye tüm defterlerini yaktı.Belki en değerli sözlerini kaybederse Maria'yı ona bağışlardı.


.                      .                   .
'Tanrım azad et tüm sözlerimi,yerine bağışla güneşimi.Işıldasın ve güneşini tekrar saçsın.Ben içimden yazarım.Söz defterlerimi savurmam bir daha'

Juan çaresiz.Maria'yı kaybetme korkusu aklını başından aldı.Hemen onu ilk gördüğü anı hatırladı.Gece 00.24,Maria koştur koştur kapıdan çıkmaktaydı.Acele ettiğinde ve telaşla koşturduğunda terlediğini henüz bilmiyordu.O yüzden anlam verememişti ıslanmış sarı buklelerine.Maria kafasını sola çevirdiğinde geceyi bir güneş sardı sanki.Adeta aydınlandı her yer.Ulu Tanrım,bu hanımefendi aşk için yaratılmış.Hatta kanatlarını göğe salmış ve maviye ulaştırmış.Kirpiklerinin her tanesinde bir kaçma isteği..Savrulup duruyor rüzgarla birlikte.Juan kalp atışlarını hissedemiyor.Sanki o günden beri kalbi bir başka bedenle birlikte atıyor.Anılarına bir boşluk bırakıp şuana baktı.Elinde bir parça sarı saç vardı ve kadife sesin cümleleri:

'Sen beni hiç kıskanmadın Juan.Bir yıldızda sevdin sen beni,bir gecede sevdin,bir bulutta sevdin.Riyakarca,koşulsuzca sevdin.Sen beni benden çalmadın Juan,sen beni izledin.Çünkü sen beni gerçekten sevdin.Teşekkür ederim.'

Bilmezdi ki her aşık bir parça sahip olmak ister sevdiğine.Bir parça çalmak ister yüreğinden,bir parça dinlemek için can atar sesinden.Ve her parçasında için için yanarken yanmadığını aksettirir karşındakine.Her aşık sevdiğini çalar,sahip kılar kendi bedenine.Bilmiyordun Maria,bilme zaten.Sadece gülümse.

Capella..

15 Haziran 2015 Pazartesi

Biber Nehirde

Anlatmalıyım.
Aktarmalıyım..
Susmamalıyım..
Konuşmalıyım..
O kadar kolay olmuyor her şey.Yalnızca sözcükler çıksa tamam da,sözcüklerin acayip bir yükü var.Şimdi ben aldım elime kendimi,baktım.Baktım ve yere çarptım.Tükürdüm resmime.Küfürler savurdum,içim acıyınca mutlu olsunlar diye.Mutlu olsunlar da yeter.!

Hey Dünya!Ben ölüyorum.Şurada bir silkele beni,içimdeki zehir aksın ve kendime geleyim.Zaman sen geçiyorsun da acın neden gizli bende?Kesmişsin uçlarından mutluluğun bana kaldı acı biber.Saçlarımın ucuna 'kim acıyor'cümlesi yapışmış.Sen çok çakalsın.Herkesin acısını üstüme yıktın.Yok edip duruyorsun.YOK...EDİYORSUN.Beynimin hükümsüz kalışını seyretmeyeceğim.Akıp gidecek ve sen bilmeyeceksin. Öyle sözler fısıldayacağım ki kulaklara bu sessiz kalışlarım ifade edebilecek neler biriktirdi içinde.

Kaybettim.Kalemimi,mührümü.İmzamı da pek bir severdim.
Ne anladın?Ben sözlerimden bir bok anlamadım.Düşün yani öyle karış karış içim.Parça parça ben ben ben geçiyor.Hangisi sen?Evet şu pislik sensin.Evet o bendim.İsmail Bey sizde demiştiniz 'Şu kız kötü' diye.Tamam,öyle olsun.Sen öyle bil.İsmail Bey,kanıtlamam mı gerekti?
Neden bir şeyleri kanıtlamak için çabalıyorum?Kim ne demiş bana-ne? 
Ne?Pis kız.! 
Aktarmak zorunda mıyım?Aaaa evet,aktarmalıydım. 
Pis kız,ben çevirdim yüzümü.Sende çevir.

'sakın kafanı eğme
yoksulluk ellerinde gezen kelepçe
sen karşı koy 
sızı akarken nehir mi 
var oldu
anason yayıldı nehre
gözleri kol açtı
çırpın
eğme
kafa
gitme'

Tam bir sıfır kol geziyor.
              kayıp 
ayıp
               yazık
Capella

6 Haziran 2015 Cumartesi

İki Nokta

"Kelimeler var dilde pare
Sessizlik var, ateşimden çare. .
Bir ten var bende içe
Bir düş var, ömre bedel"

Ömrüm aşka avare. Dildeki sızı yetmez ki ellerine. Dahası varken, yastık altı niye? Şimdi alsam elime kalbini, öpúp dursam kanayan dizlerini.Bir çocuk var yaralı.

Özrüm..Boynumdan kalın.
   Gördün. .Sözlerim yetim kaldı.
Düşüm..Çukurdan çıktın.
   Duydun..Sesleri sana anlattı.
Özgürlük. .Baskıya satıldı.
   Kalbim..Mezarını gökyüzüne attı.
Bulut..Maviyi siyaha kaptırdı.
   Ürktüm..Karıncalar fazlalaştı.
Devrim..Masalı başlattı.
   Boştun..Kanatların çalındı.

Düştü. Kalktı. Yandı.
Düştü. Kalktı. Dirildi.

Capella

7 Mayıs 2015 Perşembe

Sesi Kıs

-Nokta bitiş değil,duruştur.Senin anını gösterir.Bulunduğun yerden gidebileceğin tüm yönleri görebilirsin.Kendi etrafında dönüp seçenekleri değerlendirirsin ve o yöne doğru ilerlersin.
             -Peki ya virgül?
-Virgül;umuttur.Sonunun geleceğini bildiğin ve hep beklediğin bir sabır yoludur.Sonunda kazanan beklenendir.Kaybeden ışığını yitirendir.

Kadın hırçındı.
Saçlarından alevler çıkardı.
Sevgisi tenini pompalarcasına kızartır ve vücudunu yaralardı.
Tırnaklarını adamın vücuduna saplamış tüm arzusunu yok etmeye çalışmaktaydı.
Defolup gitsin diye öyle uğraştı ki def oldu ama gidemedi.
Her zaman ki sevişmelerinden farklıydı bu sevişme.
Resmen öfke ve özlem kokuyordu.
Adam öfkeliydi,yaşadıklarına sinirli.
Yapılanlardan tiksinmiş.
Kelimeler anlamını kaybetmiş.
Bir daha bir çıkış yolu olacak mıydı?
Yoksa yapılanlar yine bir labirentten çıkışı sağlamayacak mı?
Saçlarını öyle bir çekti ki adam kadının,bir an olsun unutsun istedi aklını.
Yok etmek istedi kadını,saçlarını yoldu.
Dudaklarını parçaladı.
Tenine dokundu ve içine girdi.
Can yaktı,kadını yerle bir etti.
Kadın inledi,kırmızıdan vazgeçmedi.
Kadın inledi,karşı koyamadı aşka.
Kadın inledi lekesi silinmiyor.
Kadın yine inledi,saçları hep uzuyor.
Kadın inledi,hep yalnız.
Adam elin oğlu nereden bilsin kadını?
Hem çok özlemiş,parçalayası var yavaş yavaş tüm giysileri.
Çıkarası var hıncını yavaş yavaş o tüm benlerinden.

''Hırs büyür,benimsin,benim malıma bu yakışır.!
Yakışana ben karar veririm,susmak senin görevin.
Ve şimdi sus kadın,çünkü ben çok acı çektim.
Hakkımdır seni yerle bir etmek.
Saçlarını yolup ellerine vereceğim bir bir.
Çünkü aşk orospudur.''

Capella

26 Nisan 2015 Pazar

Zambak

Gözlerin,sesinle özdeşleşmiş.
Zambaklar gibi güzel,
Açtılar ve güven verdi.
Sesinin güven vermesi gibi..
Bilirsin;çok sevdim o sesi.
Sımsıkı tutardı,doğruydu,benimdi.

Boynu bükük kaldı hüzünlerin.
Yollarıma aşk döküldü..
Şimdi soluğum dört nala koşmak istiyor sana
Sonra aklıma sonumuz geliyor ve susuyorum
Son mutlu günümüzdü.
Ben,sen uyurken saçlarını incelemiştim 
Ve havanı yesinler,her saç telinde aşk yatıyor.
Nasıl kıymetli her bir tanesi.
Devamında aşk kendini ikiye ayırdı.
Şimdi içimde bir senle yaşıyorum bunları.
Sende durumlar nasıl bilemem.

Sen yokken yenik düşmenin isyanını mı başlatmalıyım?
Sen benim çıkmazımsın ve vazgeçemiyorum senden.
Bu kesinlikle benim seçimim değil.
Sıradan değiliz ki biz,rastgele gelmedik.
Uçan martılar gibi özgürlüğe hasretiz.
Kehribar..
Günümü tamamladım.
Kuşlar uçtu ve uçtukça vakit azaldı
Bizim de uçma vaktimizdi
Ayrılırken sana diyemedim
Ben kanatsızdım,benim gökyüzüm sendin.

Capella

24 Nisan 2015 Cuma

Çilek Koktu

Sana rastladığım yıl..
Benliğimi bulduğum sürenin ta kendisi.
Şimdi öyle uzakta ki sensiz anılar,
Hatıramda kalan bir tek sen var.
Miladım sensin.

Bizden birkaç satır çaldın her şeyim.
Sonu olmayan yollar gibi eksik kaldık.
Söylesene,kalbim ne yapacak bensiz?
Bir gittin ki sorma,içim yok oldu.
Ben beni bulamadım.
Senden alacağım çok şeyim var benim.
Çocukluktaki göbeğim,
Sevgim olacak kollarım,
Sarmayı hayal ettiğim dertlerim,
Gözyaşlarım olan bahar,
Kelimelerim,gülüşlerim,kırgınlıklarım,
Kıskançlıktan titreyen parmak uçlarım,
Nefesimi kesen dakikalarım
Aşkı tattığım o şekerli dudak,
Eşim diyebileceğim çıplaklığım.
İnsanın en derin çizgilerini en güzel anları oluştururmuş.
Derinimde ki ses o gözlerde bütündü.
Gidişin beni sensiz-sessizliğe gömdü.
Peki ya sen?

Sesin kadife,güneşim.
Bir söz söylersin ya inceden,
Yıkılır ardımdaki tüm kaleler.
Son anda bir vurdun,kulağım çınladı.
Tamda yüreğimin ortasında durdu kehribar.
Yalnızlığı sundu kollarıma ve çileklerimi çaldı.
Çilekti,gitti.

Capella

21 Nisan 2015 Salı

Susma

Bak bugün de bitti. Bir gün daha kaybedildi. Ömrümüzden yok yere bir gün kayıp oldu.
Denilirdi ya gün bugündür diye,işte benim günüm dündü. Bugün elimde pekte bir şey yok.Gerçi olmasına da lüzum yok. En azından dün vardı diye avutuyorum kendimi.

Karıştı,karıştı;insan duygulara karıştı.İşin içine onlar girince sarmaşık gibi dört yanına eriyor zaten.Seni saran da ,seni bu durumdan kurtaran da o oluyor. İçinden en kötü küfürleri çeviriyorsun. Ardından bir güneş çıkıyor hemen geri basıp minnet ediyorsun varlığına.Şükürler olsun ki diyorsun..

Neyse şükürler olsun.

Capella

16 Nisan 2015 Perşembe

Sarı Sıcak Nisan

'Kalamıyorum güneşte,gösteriyor bütün gerçekleri' dedi kadın.

Aşk insanı çaresizleştiriyor.Zayıflatıyor,sözcükleri değiştiriyor.Yeri geliyor eziyor yeri geliyor göklere çıkartıyor.Herkeste farklı bir yansıma oluyor;bize gökkuşağını gösteriyor.Her akıl kendi kalbindekini yaşıyor.Söylenen tüm cümleler ona ait değilse boş geliyor.Sadece elin eline tutunduğunda 'binlerce kez memnun oldum' diyor.Bencil bir şekilde yürektekine sevdalı dolanıp duruyor.Ötesi yok.Berisi yalan.Bulunduğun nokta en çok can yakan.Başka kalpleri kırıp sadece onun kalbini düşünmeye başlıyor.Bencilliğinden sıyrılmaya çalışırken kendinden sıyrılmış oluyor.Bambaşka biri oluyor.

'Gel güneş gel,hadi yak beni' dedi kadın.

Ve güneş öyle bir yaktı ki gözlerini,ateşe attı o bedenini.Kızgın,kırgın,yılmış.Hani Nazım Hikmet der ya ''Ben sende imkansızlığı sevdim ama asla ümitsizliği değil'' Keşke bir ümidim olsa diye içinden defalarca söylenen o kadar çok kişi var ki.Fakat bir çıkış yolu hep var değil mi?Çıkış sensin.!


Bir kalp atar ve beraberinde binlerce kalbi yaşatırmış.İnsan acı üstüne acı eklermiş de ruhu duymazmış.Bu en beteri derken dahasını yaşarmış.Ve bir kalp ölünce yanındakini de yok edermiş.Belli bir süreden sonra karşındakini hala anlayamadıysan bu kalbimin suçu mu?Peki sen süzemediysen gerçekleri ne yapacağız?Tek acı sende mi yaşanır?O zaman yüreğimdeki korda neyin nesi?
Ey kalbim.
Sen sevdin,aşkı tattın bir yürekte.
Gözlere baktın kayboldun,elalaştın.
Elleri tuttun,yandın kırmızı oldun.
Öptün.Doyamadın,bir daha dedin.
Bedenini yar ettin çırılçıplak kaldın.
Bana sözden bahsetti,sözlerini unutup gitti.
Gitmem diyenlerde elbet gidecekti.
                                                      Bilmen gerekti sözlerimiz bugüne aitti.

Capella

9 Nisan 2015 Perşembe

Ölümsüz

'Zaman,yolunu gözledim de vaktin bir türlü gelmedi.
Sanki fazla yaşlandım nerelerde kaldın?
Söz vermiştin,umutlarımı yıkmadım.'

Bir nokta seçtim kendime ve oradan bakmaya başladım.Şu zamana,geçmişteki çocuk kalmışlığıma ve gelecek olan güzel anlara.Bir yön,bir yol ve bir çıkış bulmalıyım.Çünkü mutluluğu çok seviyorum.Hüzün kokan mutlulukları daha da çok.Tam düşerken içinden 'Çok Güldüm' diyebilliyorsun.Noktandan arkana baktığında 'ah be kader,beni tekrar ona çek' diyorsun.Olur mu olmaz mı orası muamma.! En azından sırıttığın tüm anlar için mutluluk duyuyorsun.Pişmanlıkları tartıp devam etmektense tüm acılarımı sırıtarak anlatmayı yeğledim.Seçtiğim kararlar beni şuan olduğum kişiye getirdi.Ben bu olmasaydım büyüdüğümü hiçbir zaman anlamayacaktım. Fakat birkaç haftadır büyümenin beni ne kadar da güzelleştirdiğini görüyorum.Koca bir yanakta,kocaman dişlerini gösteren ve tüm boktan hayata çizgi çeken.. 

Teşekkür ederim Dünya.O karakterin olmasaydı eğer ben tutanamayacaktım kıra bulanmış ipeğime.Kırmızı defteri açtım,sayfaları karıştırdım.Kendimden,vazgeçtiklerimden ve sözlerimden koca bir roman çıkarttım.Bu pencere sonsuzluğa açılandı.En başta sana ait bir satır duruyordu: 
                                                       'Aşk Savunması Zor Şeymiş'
Ve şimdi romanım başladı.

Capella

23 Mart 2015 Pazartesi

Sigaram Bitti

Yak bir sigara sevgilim
İçine savur sessiz kelimeleri
Küfür et sevmemiş gibi
İnatlaş!Aynadaki son sesin

Bir damla,okyanusun temsilcisiymiş.Damlaları hafife almayın.Ufacık bir damla okyanustaki zincirlerinizin temeli oluyor.Ve size dünyanın uçsuzluğunu gösteriyor.Sonu yok.Yok.Yok.Tekrar ettim.Histerik kalp(!)Bana her sabah sesimi dinletiyor.Çaresizim.Başka şansım yok,kabul ettim ince sızılarımı.Seçenek mi vardı elimizde?Değiştiremedim ki ben sesi.Diğerleriyle frekans tutmadı.Zaten diğerleri sesimi kaybettirdi.Cılızlaşan sesim bana sessizliğimi armağan etti.Ne büyük lütuf. Çok şey değişti.Yokluk kendini gösterdi.Boş bir ayna içimi deşti.Sözcüklerim çöle döndü,içimde kaldı ölü bebeklerim.Sessizliğin en ucu oldum,sigara dumanından bulutları yordum.Konuşacak bir kelimem kalmadı.Oysa konuşsam saatlerini alacağım insanlar vardı.Debelendim.Yuvarlana yuvarlana gideyim de canım acısın istedim.Sonuç olarak hiçbir şey hissedemedim.Taştı deniz,hükümsüzlüğüm suratıma tokat attı.Tüm kuşların kanatları kırıldı.Kırılan keşke parmaklarım olsaydı.Derim yaşlanmış.Gözlerimin altındaki morluklar benim miydi!Genetik mi demiştiniz yoksa uykusuzluk mu!Yoksa? Yok zaten,anlayalı çok oldu.Tırnaklarımın ucu derime battı.Kanayan içimdeki damarlar oldu da kırıklarım yine içimde kaldı.Dışa çıksa yankılanıp aynamı kıracaktı.Boşver,dursun böyle.

Sayfaya çizik attım.Ertesi gün yine baktım,kendinden bir şey kaybetmemiş.
Fakat kelimeler her gün bana yenisini öğretiyor.
Senin kelimelerin nerede?
Sigaranın dumanını iyi seyret.Bir daha bulmak zor oluyor.

Capella

15 Mart 2015 Pazar

-Aralık-



Bir hazan gecesi
Yapraklar döküyor kendini
Güneş tepede değil
Yerini bulutlar almış,
Aralardan da yıldızlar çıkıyor.
Mavilik kanımıza işliyor.
Tek bir ev..
Patikanın sonunda duruyor.
Tek bir oda..
Yaşanacakları gösteriyor.
Tek bir sandalye..
Oturup da sallanmamı bekliyor.
Ve bir sürü duygu.
Birini seçmemi istiyor.
Yorganımla beraber,yığılıyorum sandalyeme.


                                                 İnsan canı acırken yalnızdır.
                                                Hiç bu kadar güzel değildi yalnızlık.!
Capella

10 Mart 2015 Salı

İşte Tüm Hafifliğimle(!)

Saçlarıma bakıyorum;uzaması gerek.
Geçmiş nerede!

Raylarından fırlamış ömrümün çizgisi. 
Bir korkuluk misali kaskatı ve tedirgin ruhum;isyanı aşka.
Esen havaya aldırsa uçar;Leyla olur.
İsmine hayran,gülüşüne hayran,adeta zorlanır teninde kaybolmamaya..
Gözlerini kaçırmak için çırpınıp durur,
Yaşamın kötülüğüne inkarını sunar.
Elleri titrer 'Yeniden Doğalım' der.
Sağır eder şarkılar kendini,tek ses yükselir boğazımdan : 'Sadece Sen' 
Anlayacağın kulağımda hep aynı ritmik çalıntılar.

Belki çakıldığı için binlerce çivi ayağına..
Ve sökülüp atılamadığı için çocukluk mahzeni..
Bir türlü temiz kalamadığı için değişkenlik hali...
Koparamadığı için morarmış tüm halkalar..
Ve soldurduğu için ömürleri sararmış papatyalar..
Elini kesemedi,yüreğini sökemedi,yaralarını atamadı;gitti.
Resmini çizdi alacakaranlığın ve kendini gözyaşlarıyla öptü.
Zaten gözyaşı kurumuş bir köşede,mutluluğu öldürüyor.
Ben sadece aşk kalsın istemiştim.
Aşk kaldı;o gitti.
(2011)

Capella

7 Mart 2015 Cumartesi

Asılı Kalmış

Durdurmaya gücüm yetmiyor yaşananları.
Kader çizgisinden ödün vermezken,bitip giden her şeye sövesim geliyor.
Olmayacak dualara amin demek ellerimin bir tesiri.
Zaman durmuyor.Tik taklarını kulaklarıma esir ediyor.
Yaşanmayacak şeylerin öyle kalacağını bilmek yüzümdeki tebessümü solduruyor.
Bitmeyecek bir ses gibi akıp gidiyor gözümün önümden.
İnsan engelleyemiyor.Önleyemiyor..
Ve o an çaresizlikten ellerini sıkıyor,sanki ellerini açınca bitecekmiş gibi bu işkence.

Bir Dilek Gibiydin
Asılı kalmış bazı şeyler kapıda,biri çarpsın da düşsün diye bekliyorum.
Çarpsın ki bitsin artık, umut denen sevimsiz tatlar karışımı.
Ya hep ya hiç,boşluk olmasın.
Çünkü boşluktan öte ne olabilir ki bu kadar iç yakan.!
Yarım desen yarım değil,eksik desen eksik değil..
Bir şeyler yok ama ne yok,bilememek kendisini.
Hem her şeye sahip hemde hiç gibi hissetmek.
Ne itebilmek kendini mutluluğun kapısından içeriye,
Nede geri alabilmek kendini üzüntülerin eşiğinden.
Ne çekip gitmek sevilenden nede ait olmak bir yere.
Sabitçe durmak bir köşede.
Hep savaşmak içinle,boş kalışınla,kaderine aldırmakla.! 
(2011)

Capella

20 Şubat 2015 Cuma

Sende Anlat

Kanatları yokken de uçardı insan
'Yürüyorum.Sağımda yapışan nefesin yaydığı o iğrenç koku,solumda ayaklarıma hücum eden çirkin sözlerin varlığı.'Ne yaş,ne cinsiyet,ne güzellik,ne kıyafet ifade etmiyor karşındaki hasta için.!Çünkü o arsız.Çünkü o alışmamış.Çünkü o görmemiş.(!)

Bebektim;kötüden habersiz.Yalanı duymamış,gözlerini hep güzele açmış.Küçüktüm;dünyada kötülerinde bulunabildiğini öğrendim.Babalar anneleri dövüyordu.Anneler bebeklerine tokat atıyordu.Küçükler oyuncaklarını parçalayıp öfkesini bebeklerinden çıkarıyordu.Yalanlarında söylendiğini işittim.Annem 'Saçın çok güzel olmuş Ayşe.' derken arkasından 'Hiç yakışmamış,kırmamak için öyle söyledim'diyordu.Demek ki insanlar kırmamak için yalan söylüyordu.O halde bende Sıdıka Teyzemin yaptığı poğaçaları beğenmiş gibi davranacaktım.Kırılmasın diye.Yoksa üzülür değil mi?Taki bir amcanın ekmek yok burada başka kapıya,cümlesini işitene kadar.Halbuki bakkalda ekmek vardı ve çocuk üzülmüştü.Demek ki üzmek içinde yalan söylüyorduk.Bende babam o elbiseyi bana almadığında 'Senden nefret ediyorum' deyip onu bir güzel üzmüştüm.O nehiri andıran gözlerimi bazı sabahlar kötülüklere açtığımıda öğrendim.Artık oyun yoktu,okula gidecektim ve bir hayli mutsuzdum.Büyüdüm;kötülerin kötülüklerini de alıp her yerde dolaştığını fark ettim.Azrailmiş kendileri,can kesiyorlardı.İyilerin zerreler kadar küçük ve bulunmasının oldukça zor olduğunu gördüm.Günümüzün çoğunu yalanlarla geçiriyorduk.Kendimize,ona,buna,bize,hayata.!Gözlerimizi sabah zorla açıyorduk.Uyanmaya korkuyorduk.Yaşam güçtü.Yaşamak zordu.Çünkü nefesimizin bir cam kadar bile değeri yoktu.

Sağımda yapışmak için yer arayan adamların iğrenç nefesleri.
Adımlarımı ilerlettiğim o dar sokaklar.Girdiğim o esnaflar.
Korkudan titrediğim anlarda ürkmemiş gibi davranmak.
Evinin yolunu özlemle çekmek.
Gözlerin dolmasın diye içine attığın o gözyaşları.
Yazın oturduğun otobüste senin gögüslerine bakmak için tepene dikilen adamın arsız bakışları.
Dizlerini birleştirip minibüsün köşesine sinen korunmasız bedenin.
Öpücüklerini senin gözlerine sunan yüzlerini unutamadığın o adamlar.
Tenini göremediyse gözlerine saran hormonu bozuk hasta ruhlar.
Solumda canımı yakan kelimeler.
Sırf kıyafetin için işittiğin binlerce çirkin söz.
Sırf güzelliğin için savrulan beyni olmayan cümleler.
Sırf bir nesne olarak görüldüğünden hissettiğin boynu bükülmüşlük.
İnsan olmak zor bu tarihte,bu ülkede.
Kanadı olmadan uçan tüm martılarımıza ellerimi açıyorum.
Sizi seviyorum.

Capella



17 Şubat 2015 Salı

Sessizlik

Sözcüklerim neyi anlatır,hangi cümle içimdekini ifade edebilir bilmiyorum.
Konuşmak ayrı acı,susmak ayrı acı.
Yaşananları düşünmek ayrı acı,devam etmek ayrı acı.
Ne geçecek?
Nasıl geçecek?
Kim bu meseleyi çözecek?
Neden hala aynı dertler?
Niye hala aynı çığlıklar?
Birkaç gündür beynimdekiler dönüp duruyor.
Hep var olan şey daha vahşi şekilde ilerliyor.
Bu cesaret nereden geliyor? 

Ölümdü fakat son değil
Nefesim,hislerim,yaşadığımı sandığım dünya.
Kadınım,erkeğim,doğayım,tüm canlılarım.
Ve tüm bunları yaşatmaktan yoksun olduğumuz,
Elimizde ses olduğunda dövüldüğümüz,
Sessiz olunca tecavüze uğradığımız dünya.
Hırpalandığımız,
Taciz edildiğimiz,
Korktuğumuz,
Ezildiğimiz,
Çaresiz kaldığımız dünya.
Değiştiremediğim,
Yok edemediğim ve bu sebeple daha da utandığım dünya.
Kadınlığımdan,adamlığımdan,insan oluşumdan utanıyorum.

Capella

9 Şubat 2015 Pazartesi

Bu Sokak Benim

Bana düşmez can vermek,yumuşak bir kucakta
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum
Aman,sabah olmasın,bu karanlık sokakta      
 Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.
                               Necip Fazıl Kısakürek
Her hikaye birçok kalp barındırır içinde.Her hikayenin tek kahramanı var gözlerde.Tüm bunları gösteren sokaklardır.Dolaş orada.Tüm gözler birer kahraman.Farklı günde,farklı saniyelerde..Bir arının vızıltısı kadar kendi içinde ve benliğinde.Biri mavide,biri siyahın derininde,biri yeşilin en uçuğunda,biri pembenin alaycı tatlılığında,diğeri ise rengi solmuş gride.Hepsi var. Hepsi burada.
Sokaklar yaşamdır.Nefes doludur.Duyguların en uç noktaları oradadır.
Çıkarsan anlarsın.
Bakarsan görürsün.
Dinlersen duyarsın.
Sokaklar kırıktır.Acı doludur.
Kaldırımlar kaç hikayenin orada büyüdüğünü gösterir.Yaşlarını,düşüşlerini,yara izlerini ve gülüşlerini.Her insanın bir sokağı vardır.Büyüdüğü,büyüttüğü,yaşattığı ve yaşlanmak istediği.Benim sokağım darlaştı.Yoğunluğu azaldı fakat ağırlığı ar
ttı.Nasıl bir ses düştü de yok oldu herkes anlayamadım.Yok oluşuna rağmen sırtıma tonlarca ağırlık attılar da yoluma daldı.Taşlarım kırıldı,çatlayanlar da mevcut.Tabi hala sapasağlam kalanlarda.Küçüldüm.Dök,del,yok et.Ben sapak yaratmasını bilirim.Ve küçük yollar çabuk ulaştırır,içinde kaybolmazsan.Ben yolumu bilirim.Kaybolmam.

Capella

1 Şubat 2015 Pazar

Mevsim Geçiyor

Mutluluğa kaçtım.Gökyüzüne ulaştım.Her zaman ulaşmak istediğim noktaya.Mavilerin boy gösterdiği,bulutların göz kamaştırdığı ve özgürlüğün yalınayak koşturduğu noktaya..Günler çabuk geçti,belkide geçtiğini bile anlamadım.Zaman salındı yanımdan..Uçtu gitti. Aslında uçan bendim.Güzellikler boylu boyunca uzanırken hepsinin tadına bakmak istedim.Yaşadım,sevmek ne demek çok güzel yaşadım.Gülümsemek,kahkahalar atmak nasıl bir şey derinlerde hissettim.’Gerçekten Gülümsemek’ farklı oluyormuş.Gözlerinin için farklı bakıyormuş.Adı,sanı,tadı,tuzu her şeyi bambaşka.Orası bambaşka..Sen bile bambaşka..Sanki adın yok. 
Çok yükseklerden uçarsan çok kötü çakılırmışsın.Çok yükseklere çıktım ve sonra çok yüksekten bir anda düştüm.Ayağım mı kaydı dersiniz yoksa ben mi attım kendimi bilmiyorum.Fakat öyle güzel bir noktadan düştüm ki şimdi zerrelerim bile yan yana değiller.Düşerken parçalarım teker teker dağıldı.Derim soyuldu,üstüne kabuk oluştu ve defalarca kanadı.Her gün tekrar kanıyor.Her gün boşlukta asılı kalmışım gibi geliyor.Oysa karanlığın en derin noktasındayım ve boşluğu bırak fazlalıklarımla yük olmaktayım.
Kendimi bulmam gerek.Kaybettim..Ben kimim?Neye dönüştüm?Neler alıp gitti benden ve neler eklendi ruhuma,sen neredesin ?Karşımdaki sen misin? Şimdi bulutlarımı siyaha boyadım.Yok etmedim ama hiç ettim.

İnanmak istemiyorum bu saçma şeye,inancımı yolda bulmadım ben.Körleştim.Artık uyanmak istiyorum.

Capella

Şubat

Duygularımızı nasıl anlarız?Onlara ismini veren aklımız mıdır?Doğuştan 12 duygu yüklenmiş ve beyin bir tık edince anlayabiliyor mu?Her duygunun apayrı sinyali,apayrı tadı,apayrı hissiyatı mı var?Mesela güven...Nasıl, nereden,kimden,ne şekilde geliyor?Görüyoruz ve güvendiğimizi hissediyoruz.Bir süzgeçten geçirmeden önce bile bir anda 'EVET' diyebiliyoruz. Benim bir anda karşıma çıktığında ''Onu Sevebilirim.Hemde çok güzel severim.'' diyebilmem gibi. Karar vermek için aklına danışman gerekmiyor. Sanki vücudunun içinde bir işlemci var ve birden kendini işletiyor.Kendini o anın içinde buluyorsun.Elini uzatıp tutması için can atıyorsun.Ardına bakmanı gerektirecek tek bir durum söz konusu değil.İrdelemen gerekmiyor sözcüklerini.Her söylediği gerçek çünkü sen yalanı düşünmedin.

İyi ki düşünmedin.


Capella

24 Ocak 2015 Cumartesi

Dilek Tut

Her Şey Sende
''Yıldızlar için bir dilek tut sende.
Belki gerçek kılınır tüm hikayen.
Yaşanır bir kalbin içinde
Senin için seni diliyorum senden
Sen seni sev ve asla onu bırakma''

Her zaman kendimi es geçen biri oldum.Onun sorunu,bunun derdi derken kayboldum.Olmaması gerekmiş.Çünkü insan ister istemez bir karşılık bekliyor.Yapılanın boş kalmamasını istiyor.Veya karşılıksız yapsa dahi geri dönüşü olmayınca üzülebiliyor.Pekte bencillik denilmez. 
Bu sadece bir tutam olanından.Kendini yakanından anlayacağınız.Çevrene baktığında her insan kendini önceliğine koyduğunda doğru olanı yaparken,sen ne diye hep başkasına atılırsın anlamıyorum zaten.Baksana hep aynaya.!Boşversene,önce sen.Önceliklerin hep sende bitmeli.Artık başkasına öncelik vermekten vazgeç.

Bomboş kalmak istiyorum.Uzun süredir sanki doya doya susasım var,öyle olsun.Çığlıklarım sessizliği doyursun.

Capella

12 Ocak 2015 Pazartesi

Böyle Bir Şey

'Sen derinlerden gelen bir öfkeyken
Ben kaybolmuş bir feneri buldum
Işığı yaktım;sana ulaştım.
Seni yaşamaya başladım'

Elleri yosun tutmuş,
Deniz ve toprak arasına gizlenmiş.
Kalbi şeffaf,gözleri parlak..
Mühim değil cevapsız kalışlarım
İstediğin kadar mırıldan kelimeleri
Nede olsa dünya dönüyor ekseninde
Ve aklım çarpmıyor hiç kalbime
İçimde o bilmediğim şarkının sözleri
Anlamsızca anlamıma bakıyorum
Güzel görmeyi öğreten adamlara şükrediyorum.


Galataya çıkmışım
Hafif çakırkeyif ;omuzlarım düşüyor
Yoksa düşen bir yıldız mı?
Yıldızları sayıyorum;bir sen eksin.
Yanıma gelmişsin,yalnız kalmama tahammülün yok
Merdivenler üçer beşer çıkılıyor sanki
Oysa sırtındaymış bedenim
Saatlerce sevişiyoruz yine
Her gün ayrı ses,her gün ayrı tat..
Milyonlar varmış hücrelerinde
Geniş omuzlarından öperim.
Omuz boşluğuna dudağımı yerleştirdim
Gördün mü saçlarım düştü göğsüne
Örttü geceyi,sarıldık çıplakken.

Yorgun sesli adam
Bir sen var,bir şarkı var,bir yol var.
Bulacağım karışmışlar.
Göreceğim;söz.
Fakat şimdi uyku vakti.
İyi Uykular 

Capella



6 Ocak 2015 Salı

Kar Taneleri

Hayat,sana diyorum.

Yaşayacaksın.Her şeye rağmen yaşayacaksın.Önce kırılacaksın.Bir parça,sonra parça parça.Daha sonra kıracaksın sevdiklerini.İsteyerek veyahut istemeyerek.İntikam ateşiyle yada fark etmeden..Ardından bakacaksın geriye sizden eser kalmayacak.Değişmişsiniz.Kıra kıra,kırgınlıkları arttıra arttıra.Kırıldıkça o canım dediğin insanların bir yabancı olduğunu hissedeceksin.Yeri geldiğinde yabancı bile yakın kalır.!Ona dair içinde büyüttüğün tek güzel söz kalmayacak.Farklı olacaksınız.Bugün dünden farklı,yarın daha da farklı olacak.Ne kadar acı.

Söylesene,sen ne görüyorsun?

Senin fikrinin ,senin düşünün ve senin hayatının hiçbir önemi yok mu?Senin hayatın bu muydu?Sende basmakalıp kelimelerin arasına sıkışıp kalmış esir harfler misin?Başkalarını mı dinledin?Geliştirmek için uğraştığın dünya senin mi ?Hiç istemediğini içine söylemedin mi?Büyütmek istediğin hedefleri sen mi seçtin? Yoksa sana bunu yap dedikleri için mi bunu yapıyorsun? Sen neredesin!!

Cılız kaldın.Göremediklerim arasındasın.

İçini bildiğin bir yakamozun kendini inkar etmesi.Kalbinden tuttuğun bir elin sana avcunu göstermesi.Eleştirdiği her cümleyi ertesi gün bedenine giydirmesi.Sessizliğini çaresizliğin sanması.Her gün ileriye hareket ettiğini zannedip aynadan yoksun kalması.Hissedebildiğin tüm o derinliğin yok oluşunu izlemek.İzlemek ve acınası gülüşlerini kalbine atmak.İzlemek ve cümlelerini öznesiz bırakmak.İzlemek ve sahte mutluluğuna üzülmek.Ne kadar acı.

Şimdi eritsen tüm buz tutmuş seni,geriye senden kalır mı hecelerinde?

Capella

4 Ocak 2015 Pazar

24 Saat Gündür

Tarih tekrarlardan ibarettir.Gün 24 saatlik bir döngüdür.24'ün sonunda ulaşacağın yegane şey yine gündür.Çünkü her şey başa sarar.Yapılanlar tarih boyunca hep aynı.Kötü kalp,iyi niyet,pişmanlık.Senelerdir hep aynı.Hepimiz sevince hayatı anlamlı buluyoruz.Sevilince mutlu oluyoruz.Hepimizin kalbinde bir parça bile olsa kötü niyet söz konusu.Değişen tek bir şey var.Azlıklar azalıyor.Her şey çok olana doğru ilerliyor.Sınır veya ölçek yok.Sadece kalıp var.O kalıpların dışına çıkamıyor dünya..Hayatımızda biriktirdiğimiz bir sürü yalan yüz ve yalan söz var.Üstümüze yıkılan veya üstüne yıktığımız,baş edemediğimiz bir sürü sorun var.

Sorunları toparlamaya çalışmaktan yoruldum.Kalp bu;ister istemez ortaya çıkan asık suratlardan bir parça olsun kırıklık çıkarıyor.O kırıkları aldırmak istiyorum.Çok derinime işlemeden,söküp atmak istiyorum.Ne gereği var acıların?Yasak elmaya dokunma.Orası kirli,beyazdan uzak.Yalanlara aldanma onlar elma görünümlü kurtlar.Bir bir yediriyoruz insanlara.Üstüne üstlük palto misali üstünde yalan taşıyanlar da cabası.Sürüne sürüne kurt yaratanların yanında,aşık olan kurtçuklar da var.Yalana aşıklar!Ruhlarını bedenlerine satan canlılar.Dilleri susmuş,kalpleri susmuş,bedeni konuşanlar.Ne demişler;kendi etrafında dönenlerden korkacaksın.Biz gibi,kalp gibi,dünya gibi.



EYVALLAH
Her şey sizin istediğiniz gibi olsun.


Her ne pahasına olursa olsun doğruyu söyle.Kimse inanmasa bile duyulmamış bir sesten daha etkisiz olamaz.Ve inan bana bir toz birikintisi birleşip koskoca çölü oluşturabilir.Elinden geleni yap.Vicdanın rahat,kalbin mutlu ve gözlerin pasparlak uyu.Hayat kötülerin kazanmış olduğu bir oyun değil.Geliyorum,yaklaşıyorum.Elimi ısıtan güneşimi görmeye.

                                                     İyiler hiçbir zaman eksilmeyecek.

Capella


1 Ocak 2015 Perşembe

2015

Yeni yıl yepyeni başlangıçlar,yepyeni kararlar demekmiş.Adı üstünde YENİ yıl.Her şeyin yenisi mi makbuldür ki? Mühim olan bir şeylerin yenilenmesi mi? Yoksa hep ilk gün gibi kalması mı? Ben bu yıldan bol kahkaha,koskacaman sevgi ve dev mutluluk diliyorum. Bir sene boyunca dünyanın her yerinde sızım sızım sızlayan canlar vardı.Yürekleri ağlatan acılar yaşadık.Ve geçsin istiyorum. Tüm dünya kahkaha krizine girse olmaz mı?Ekonomiyi boşver kardeşim,birazda gülümsemek için gir şu krizlere. Bulunduğumuz her mekan,yürüdüğümüz her yol,uyuduğumuz her oda,günü ağarladığımız her şehir sevgiden dolup taşsın istiyorum. Kalplerimiz kıpkırmızı olsun.Aşkı simgelesin.Tüm nefesimiz aşk koksun.Bir çiçeği kokladığımızda,kitapların sayfalarında boğuştuğumuzda,güne bir sürü işle başladığımızda ve eve tabanları şiş vaziyette geldiğimizde dahi mutlu olalım istiyorum. Hayatlar o kadar kısa ki..Frenin basmadığını hissettiğin an,filmin son dakikasında çalan şarkı,gözünden akan gözyaşı,aşık olunana vurulduğun kısa zaman..İşte hayat sanki bunlar kadar kısa. Niye kendimizi aktardığımız yer acıyan kalpler? Niye güzel bir göze bakmayı seçmiyoruz? Ki buna bende dahil..Bazen o saf salak dediğimiz insanların çok daha mutlu olduğunu düşünüyorum.Ve onlar gibi olamadığım için üzülüyorum.Esas salak benim.Gerçi buna olamamak denmez. Olmayı tercihlerim arasına koymamışım.

Ne kadar iyi bakarsan o kadar iyi görürsün. Bu kişisel gelişim kitapları hep aynı noktada ilerliyor.Çünkü hayatın ritminde hep aynı şarkı çalıyor.Sadece ben mutluluğu Cem ADRİAN’da bulurken sen  Passenger dinliyorsun. Bana tersten bakan biri ne görür?Bana benim gibi bakan ne görür?Bana düz bakan ne görür? Her şey içimizde değil mi ? Her şey ellerimizde.

Mutlu Yıllar
-Gördüğün,duyduğun,dokunduğun her şeyi sev.Kendini sev.Seversen üzülmezsin,bencilliğini böyle kullan.

-Derin yaşa.Çok sev,çok sarıl,çok seviş.Evet bu riskli.Fakat risk almazsan sonucun değeri kalmaz.

-Doğayı dinle,sana ne anlatmak istediğini anla. Kulaklarını dalgaların sesine ver.Ritmini kendin yönlendir.

-Işılda.Parlak kal.Düşlerini kimselere verme.Kimsenin seninle dalga geçmesine izin verme.

-Dinlemeyi sev.Anlatılanları anlamak için dinle.Ve bildiğin,ve öğrendiğin tüm o bilgileri hayatına aktar.

-İçinde tutma.İçin taşarsa patlayan herkes olur.Sen sesini bir deniz gibi kullan.Hak edene hak ettiği dalgayı vur.Kıyına erişen bilsin;senin sesin aslında kadifeden.

-Kendini ve bildiklerini övme.Sen tepeden bakma  insanlara.

-Anlat,aktar,yaşa ve yaşat.Affet, unut, yaşa ve hisset.

Yazacağım çok şey var,dinleyeceğim çok şiir.Okuyacağım çok kitap var,göreceğim çok ülke.Gideceğim çok şehir var, yiyeceğim çok yemek.Seveceğim çok kalp var,sarılacağım çok düş..Benim savaşım içimle.

*Senin dünyandan bakamayanlara el uzat.Üzül onlara,yardım et.Çünkü sen mükemmelsin.Tüm insanlar gibi.Tüm doğa gibi.Tüm dünya gibi.

Capella