12 Eylül 2016 Pazartesi

Gece Tozu Sesleri

İstanbuldan gidiyorum. Sırtımda alelâde atılmış bir bavul, ayaklarımda özgürlüğün çıkışı. Kimin ne diyeceğini hesaplamadan, orada ne olmuş burada kim kimin tozunu yutmuş diye tartmadan.. Yarınların ekonomik buhranlarına girmeden , her nefes  alışta sitemli bir depresyona meyil etmeden gidiyorum. Ciğerlerime teneffüs ettiğim havanın ruhuma işleyişi bile değişiyor. Önce yavaş bir kanat çırpışı, sonra bir bir artan kanatlarla beraber kelebeklerin uçuşu.. Göklerde rengarenk  daire çiziyorlar, sen şimdi dinlen biz seni mutlu edeceğiz diyorlar. Ahenkle dans ederken ebemkuşağı beliriyor yüreğime doğru, yağmurlar yağdırıyor. Sonbahar gelmiş olmalı.. Fakat yolculuklar sonbaharda daha güzel. Evinden uzakta başka ilçelerde yeni evler bulmak daha anlamlı. Sabit kalmadan iklimleri yaşamak, daha ıslak kalmak.. Gökten akan damlalarla birlikte her seferinde daha da ıslanmak. 

Sonbahar yarınlar için.. Gidişlerin geri dönüşünü seyre dalan bir çift göz için. Daldığınız rüyaların gerçek kılınması için.. Canımızı  yakan her şeyi tek bir damlada yok etmek için. Sararan yaprakları dökmek için. Onlar hep güzel kalsınlar. Bir yolculuğu anarak sona varamadan..

Unutma dünün sana ne verdiğini
Yarınını onunla kuracaksın
Hatırla avucuna dokunan parmak izlerini
Bir küsufa dalacak,
Gözlerini yakamoza salacaksın
Daim et öğretilen her şeyi,
Varlığını herkesi içine alarak ebedi kılacaksın
Utanma sana dokunan çirkinlikten,
Beyaz kaldığını çirkine bulaşarak anlayacaksın
Gurur duy pişman olmadığın tüm şeylerden
Tecrübelerinle kalbini hatalara kapatacaksın
İzle, duy, kendini bul
Pencerelerini açarsan hayata karışacaksın
Isıt tüm üşüyenleri,
Kolllarını sonsuz bir gökyüzü  yapacaksın
Küçük kal büyüyen kalbine inat
Görünenin gerçek olmadığını kibrin küçülünce anlayacaksın
Ve sev...
Sevdikçe yeryüzünde daha önemli başka şey bulamayacaksın
Ve sev..
Başka hiçbir şeye sahip olmadan
Ve sev...
Gecenin tozunu kaldırıp sesini duyacaksın.
Yollara karışıp hayat olacaksın 
Nefes alacaksın, koşacaksın,
Daha çok sevişmek isteyeceksin.
Ve sev...
Sesin seslere karışacak koca bir dünya olacaksın, kendinle..

Capella..

8 Eylül 2016 Perşembe

Vazgeçilmez Sancılar


Bazen sadece susman gerektiği için susarsın. 
Bazen ise susmak  en kolayı olduğu için.. 
Bazen düşmek için susarsın, bazen de sonunu görmek için katilinin. 

Ben beni ne zaman boğacağını bekleyen bir köle gibi ellerine mahkum kılmışım kaderimi. Sen öldürmek için gün sayarken, zamanı yavaşlatıyorsun. Sana her gece uyuman gerektiğini söylemiştim, oysa sen günü uzatıp acımı izliyorsun. Hangi hakla bu acıdan zevk alıyorsun ?
   
Bazı kişiler nedense hiç şaşırtmıyor. 
Suratları yönü olmayan bir yol                                           
Bazı kişiler hep aynı noktadan bakmanı sağlıyor
Seni mutlu ederken hüzne boğuyor.

Anlamadım sandığın her şeyin farkındayım. Senin düşüncelerinin ilerisi benim rüyalarımın habercisi. Olduğun yerde seyre daldığın için beni, ilerlediğimi görmen kolay oldu tabi. Oysa başka yönleri seçmeli, başka ilklimlerde gezmelisin. Çünkü güneşi sen doğurduğun zaman ben kaybetmiş olmayacağım. Benim güneşim yok, bunu bilmeliydin. Karanlık sokaklarda bir yürek büyüttüm ben, çocukluğum ellerimin katili şimdi. İçinde uçarken ruhumun yörüngesi, ayrı bir laubaliliğin dibindesin. Sana anlattım ve sen beni anlamıştın...

Geceyi kazandım ben, kanatları kopan bir melek düştüğü için. Sahiplenmiştim sayıların dağılıp yıldızlara dönüşümünü, ısıtmıştım rüzgarın sıkıcı serinliğini, koşmuştum topraklarında yırtık paniklerim.. Kanat olmuştum çoğu zaman, beslemiştim küçük güzeli. Sermiştim siyahı üstüne gizli kalmıştı yara beresi. Gece uyanmıştım, görmüştüm hayatın tüm gerçeklerini. Kahpe hayatın jokeri andıran yüzünü.(!) Yer altından çıkan yosmaların ne işler çevirdiğini, her gece izlemiştim uzaydan çıkagelen hiç şiir görmemiş bedenleri. Acıları görenler yazardı, geceleri sevenler yazardı. Çünkü gecede koca bir gerçek vardı. Hayat o'nda akmaktaydı.

Şimdi güneşi üstüme sersen ve sonra hiç ısıtmamış gibi geri çeksen kazanmış mı olacaksın ? 
Unutma, ben gece de varoldum. Gece de sönerim, güneşin toz olsun şimdi. 

Capella..

1 Eylül 2016 Perşembe

Bahar Yalancısı

Sönmez güzümün akşamında
Baharı selamlıyor ellerin..
Ellerin diyorum, telaşlı ve terli
Kısıtlı hareketleri, toparlanması mümkün- siz
Yaprak dökümü sanki
Dağılan şeyler var etrafımda
Hazan gecelerinde izini belli eden
Toz parçalarını savuşturan ayakların..
Ayakların diyorum, kararsız ve yönsüz
Nereye aktığını bilmeyen bir kuş sürüsü
Geriden ileriye, ileriden geriye sarkan
Kanat çırppmaktan vazgeçmeyen..
Ucunu diğer tarafa her bağladığımda
Yarım kalacaklara inat, haykırırken
Ümit var diye...
Apaçık teninin her mevsiminde
Yine yarım kalıyorum  ve
Tenin diyorum, aşk ve gurur
Dikenleri var acıdan ağlatan

Vuslattan gelen masumiyetin
Bir saflık daha eklerken
Sarımm sarım sarmaladım ben seni
Sarmaşıklara doladım
Baktıkça yandım, yandıkça daha çok baktım
Gözlerin diyorum, kehribar  ve güneş
Sabahları dinletiyor insana,
Gün batımını kucaklatıyor
Oldum diyor insan, tam etmeye meyilliyim
Kırıklarını süpürüp hayaller kurduruyor
Hasletin diyorum, kusursuz ve yaradan
Benim desek her yerimiz kirlenecek,
Güz bu, sönmeyen gizimiz bu
Belki de hep bahar yalancısı  oluşumuz bundan.

Capella..