20 Ağustos 2016 Cumartesi

Ai(t)diyetsiz

Birileri oyunu oynarken birisi oyunu izler ve onu yazmaya başlar. Gördüklerini  yazar, karakterlerin sözlerini sayfalara yapıştırır. Tüm ayrıntıya hakimdir ve çok etkilenmiştir. Hepsini kalemine alır ama asla bir şiir olamaz, o sadece şair olarak kalır.

Durdum ve düşündüm, ben bu hikayenin neresindeyim? Bir şair  miyim sayfalara onları yazdığım yoksa bir şiir miyim insanların sayfalarını doldurduğum? Bilmiyorum, hangisi olmalı bu beden, hangisi yakışır göremiyorum. Belki de her ikisiyim ve beton duvarlara çarparak boyut değiştiriyorum. Birinde duvarın içini yaşarken birinde duvarın dışındaki hayatı kucaklıyorum. Şairken atıp tutuyorum duygularımı,  en derinde yaşıyorum her şeyi. Şiir iken sokaklara salıyorum dengesizliğimi, koca bir sır oluyorum. Bazen de arafta kalıp  olduğum  yere çakılıyorum. Yönsüz,  yurtsuz, aidiyetsiz yalınayak kaçıyorum. Sizi bir şekle sokmaya çalışan zihniyetten kaçıyorum.  Sağımdan ve solumdan korkup, ardıma bakmadan  kaçıyorum. İlerliyorum yok'a doğru. Ve hiçbir zamana, dile, dine, ırka ait olmadığım için  huzur duyuyorum.

Oldum olası sevmedim seçmediğim durumlar için böbürlenmeyi. Bir bayrağın altında gururla sallanmayı,  bir cinsiyette üstün kalmayı, bir renkli gözde harika hissetmeyi.. Ben değilim. Ben seçmedim. Ben sadece sevmeyi seçtim. Seni sevmeyi... onu sevmeyi... Çiçeği,  böceği,  yaprakları..  Yaratılan ve yaşatılan her şeyi  sevmeyi.. Bu zamana kadar sevdim ve sevmeye de devam edeceğim. Büyük ihtimalle sizlerden defalarca can kırığı yiyeceğim. Güvendiğim elin aslında bir bıçak izi olduğunu fark edip duracağım. Sabahladığım adamın ertesi gün  gideceğini bileceğim. Bir kez güldüğün  insanın sen yürürken arkandan poponu ne kadar salladığına dair dedikodunu yaptığını işiteceğim. Siyasi durumlarda kimseye tapmadığım için beyinsiz ilan edileceğim. Bir dilenciye para verdikten sonra o dilencinin milyoner olduğunu televizyonda izleyeceğim. Beni sevdiklerini sandığım insanların, bana hakaret edişlerini seyredeceğim. Kalplerinde bir bir yok olan vicdanı silip süpüreceğim. Bunları bildiğim halde ilerleyeceğim. Aidiyetsiz, bir başıma.. Hem bir şiir hem bir şair olarak.!

Capella

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Veda Busesi

Her zamanki sandalyeme oturmuş çayımı yudumluyorum. Ağzıma gelen acı tat içimin sızısını unutturmalı diyorum, dediğime ben bile inanmıyorum.  Kalbim ve çayım savaşırcasına kendilerini gösteriyor. Kalbim anlattıkça onu, diline geldikçe kelimeler çayımın demi artıp midemi yakmaya başlıyor.  Acıdan ellerimi avuçlarıma bastırıp, gözlerimi havaya kaldırıyorum. Sanki kirpiklerim göğe yaklaşınca gözyaşlarım ertelenir zannediyorum. Hadi diyorum yine ,şairlerden bir mısra, durma göğe bakalım. Bir kum tanesi yüzüme çarpıyor kumsalda.. Tamda hayalini kurduğumuz yerde tek başıma oluşumu alkışlıyorum.
Ben geldim, sen yoksun.
Ben hep  geldim zaten ama sen kafana esince yoksun diyorum..

İnanmak  istemeyen gözlere gerçeği sersen ne çare ? O hâlâ  sahte bir yakarışın içinde. Tüm dünya haykırsa yanlışsın diye, eline batan dikenin derdinde. Bakmayana  gülü yaşatamazsın ki, sana dikenlerinden bahseder durur. Oysa bilse güller dikenleriyle bir olur, bir görse, görebilse o gül sana en güzel yapraklarını savurur. Şimdi siz neyden bahsettiğimi bilmezsiniz. Kısaca söylüyorum; içime attıklarımın canı kurudu. Artık nefes alamıyorlar ve konuşmaya ihtiyaçları var.
Düşmeye başladı sessizliğim gözlerimden. Birer birer nüksediyor vaad edilenler.

Kum taneleri saçlarımı dağıtıp nasıl tek başınalığımı hatırlatıyorsa bana, bende ona yüreğime sakladığım adamı anlatıyorum. Bir nevi dertleşiyoruz. Gerçi kumlar bile kızgın adama, birazdan havalanıp alaborada sevdiğimi yok edecekler. Aman durun diyorum, sakın esmeyin. Nefretim onu sevmeme engel değil. Hem zaten şu dünyada onu sevmeme engel olan hiçbir şey yok. Anlamıyorsun ki, düşe düşe seviyorum ben onu. Kırılıp parçalanıncada seviyorum. Vazgeçemem ki, neden vazgeçecekmişim ? Ufak bir acıda bırakılıp gidilir mi? Bize yakışır mı hiç? Herkes üstüne bir beden büyük yükler hapseder, ara sıra utanır kendinden diye söylentiler kulağıma çarpsa da ben onu sevmemeyi kendime yakıştıramıyorum.

Bir adam var, benim fırtınam.. düştüğüm yerde açan menekşe, dünümde hafızama kazınan, bugünümü ele alan.. Gündüzüm, zamanım, benliğim. O benim miladım. Hani insan onsuz olamam der Ya, öyle işte. Benimki olamamak değil, hep dediğin gibi, şımarıklık ! Onsuz olmam.

Bir adam var, diri diri mezara gömer insanı ama bir hali var ki bin kere ölsen bin kere dirilten. Böyle tatlı oyunları seven, sen onu bulamazsan sana küsen. Kirpiklerini kapatınca arasına kilit ören, kendini göstermeyen, aksi.. Ama açtığı zaman dünyaları kalbine eken.. Aynı anda cenneti ve cehennemî yaşatan birini daha tanımadım. O benim aradaki tüm tonlarım. Sessizligimin ortasına dalan pusum, sevincimin köşesine oturan azgın gülüşüm, gözyaşımın içine dizilen kar tanelerim.

Bir adam var işte. Bulutları önüne dizip onlarla oynamana müsade eden  fakat tek yanlışında bulutunu silip seni ateşe atabilen.. öyle bir adam işte. Gel de sevme. İnsan o varken, payına düşeni yaşamak istiyor. Onun payı senden düştüğünde felak sana göz kırpıyor .

Masadaki çayın acılığı hiç bitmiyor. Anlayacağın yokluk insana hep bitmeyen acı bırakıyor. Sanki dudaklarında onun tadı yerine giderken bıraktığı hoşçakal cümlesi kalıyor . Sen eşlik edemiyorsun, etsen gidecek senden. O sebeple dudaklarına bir veda mühürlüyorsun, hiç gitmemek üzere.

Capella.. 

11 Ağustos 2016 Perşembe

Günlerden Ben

Nefes benim dedi içim, çek ellerimi. Soluğumu kes götür denizine, dalgalarını çarp hafiften .. Karıştır hücrelerine kendimi. Al biraz daha lütfen, yarım bırakma. Beni sev, beni yıpratma, sonsuzluğa çağır. Öyle bir al ki zerrem kalmasın ardımda. Kulağıma fısıldayışların umut olsun, beni yine hayallere inandırsın. Güneş günün doğumunu sersin yatağıma, yastığıma yıldızlar çarpsın. Gökyüzüm kocaman olsun ısıtsın. Büyülesin gözlerimi parlatsın.

 Benim dedi Sen, bakma bana öyle. Ruhum felç oluyor kızgınlığına, beni alma o karanlığa. Bir kere daha bakma, baktığın yerden kırılıyorum.Sar beni, kadehlere konu olmayı yasakla.Güven sunduğun kalbi, güvendiğin yerde kırma. Bir kırık daha kaldıramayacak gözlerim. Yaşlarım diyorum, yaşımı alıp suya atıyorum. Kurumuyor dehlizler gelgitte.

Akışı önleyemiyorum. Şimdi sen ve ben biz olabilirdik. Bambaşka şehirlerde aynı hayatı yaşayabilirdik. Birbirimize bakıp iyikileri sıralayabilirdik. Kalemi kırıp çukura atabilirdik. Silebilirdik kalpteki kiri.. hızımızı alamadan bodoslama dalabilirdik dünya evine. Eve sığmayıp gökyüzüne taşabilirdik. Bir ucu ötekine bağlayıp bütün edebilirdik. Biz seninle ben olabilirdik. Dengemi sağlayabilirdik. Biz benimle sen de olabilirdik. Öfkeni aynada kırabilirdik . Biz bizdik bir zamanlar yine geçmişi çalıp onu adam edebilirdik.

Biz... Ardı arkası kesilmeyen bir sevginin yarım kalışıyız artık sevgili. Gidişler bitiremiyor sadece eksik bırakıyor. Eksilince anladım, bir sen daha kalbime giremiyor. Nefesimi çek dedim yine, al götür beni ve getirme bir daha geri. Capella..