9 Ekim 2015 Cuma

Manik Sancı

Konferansta birkaç adım daha atsa kıyamet kopacaktı.Her surat,her süliet tek tek ona 'Otur ve konuşmayı dinle'emrini gösteriyordu.Anlatılanların bir yararı olsa dinlerdi.Hoş,belkide bir ön-yargı ilgisini çekmiyordu.Konuya başladığı anda uykuya dair tüm hücreleri harekete geçiyor ve gözkapakları rüzgara direniyordu.O an bambaşka bir yerde ayrı bir keyif sürmeyi dilerdi.Fakat etrafına baktığında durum hiç iç açıcı değildi.Uzaklaşan suratların her birinde farklı bir hikaye yattığını bilse de oraya yaklaşmakta zorlanıyordu.Bir ses 'İşyerinde hiç arkadaşı olmayanları da biliyorum' diye seslendiğinde,kendisine değil de ortaya atıldığını geç anladı.Çünkü cümle öylesine onundu ki kollarını açıp sarmak istedi.İlerleyen zaman başka dallara açılsa da o cümle zihnini oldukça meşgul etti.Var mı sahi benim gibisi diye etrafını seyretmeye başladı.Vardır,elbet vardır.Ama nerede?Onu bulmalı..Yoluna çıksında kalbinin ikizi olduğunu keşfetsin.Ama yok,illaki kadını tek bırakıp zihnini delicesine ezecek.Ezsin ki paçalarından cümleler fışkırsın ve anlam kendini ona çeksin.
Süre bitince koşar adımlarla oradan kendini attı.Boğazında beliren tokluk hissi,acımsı tat ve öksürmeye meyilli çatlamış sesi aniden bedeninden çıktı.Tümü bir oyundu.Sanrıları atak halindeydi.Kapıyı açtığında o kulbun çıkardığı sesle birlikte içinden bir zırh çıktı.Burnu dik ve adımları çok hızlıydı.Bu değişimlerin hızına ayak uyduramıyordu.Kadın iki bedene aitti.Her uykunun ardından,yine kilo aldım isyanı çekse de gözleri buna engel olup kabuslara dalıyor.
Tatlı uykulara..

Capella..