Kaybolup giden, yekpare bir düşün içine akan girdap,
avucumda işte
Birer birer düş’ün çıkmazlarda, ben öyle bir
-basit yalınayak düpedüz kurmaca-
Bilmece….bildirmece…
Gecelerce unuturum, pişmanlıkları unuttuğum gibi
Kırdığımı kırıldığımı üzdüğümü üzüldüğümü
Parçaladığımı kustuğumu gittiklerimi sayfalardan
Saçlarımı çeke çeke küstüklerimi, beyazı karalayıp
Mahveden adamlara tükürdüğüm ve siyaha
Tenime, gögsüme çizik atılırken küfrettiğimi
Unuttuğum
gibi unuturum
Sıradan hayatı peşisıra yok edip hükmeden girdap,
yüreğimde işte
Azar azar yok edip avazımı hıçkırıklarda, ben öyle
bir
-çaresiz yalnız bensiz dipsiz kuyularda-
İsteksizce… istenerek…
Kendimi tüketirim, saatlerimi tükettiğim gibi
Boynuna dolanan ipleri kesip aldığım, zamanı kendime
gebe saydığım
Gündüzlerce sığınıp arsızca harcadığım
Tutulduğum tutturulduğum ekşiyen suratlara bir parça
limon daha
Sıktığım sıktırdığım harcadığım harmanlanıp
satıldığım o yüreği
Tükettiğim
gibi eritirim
Eritirim de bir parça ben almak için çabalarken
Dizlerimi kırıp oturma pahasına ölene kadar sızlarken
Bakışların ardından, bir parça için dilenirken
Dilenmek ben dilenci senken, karışmışken ahbaplık
birbirimize
Bana ne olur bilmem
Bana ne ?
Capella..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder